Ay: Şubat 2015

  • Bir Dosta Aşk

    Bir Dosta Aşk

    Bir Dosta Aşk Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun., bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum…

  • Tuz ve Su

    Tuz ve Su

    Tuz ve Su Hintli bir yaşlı usta, çırağının herşeyden sürekli şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.

  • Aşkın Gözü Kördür

    Aşkın Gözü Kördür

    Aşkın Gözü Kördür Bundan cok uzun yillar önce dünyada yaratilmadan , insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez halde dolanıyorlarmış.

  • Acı Bir Aşk Hikayesi

    Acı Bir Aşk Hikayesi

    Acı Bir Aşk Hikayesi Onca yildir birlikte okuduklari halde, lisenin mezuniyet balosunda ilk defa konuştular. Öyle büyüleyici bir güzelliği vardı ki Eda’nın, Demir konuştuklarına konsantre olmakta güclük cekiyordu. Okulda gördüğünde de her zaman başını döndürmüştü bu kız.

  • Altın Kesesi

    Altın Kesesi

    Altın Kesesi Vakti zamanında Hac vazifesini yapmak üzere Mekke’de bulunan bir kimse, oradaki bir adamın sürekli “Allah’ım, sen doğruların yardımcısı ol, onlara yardım et.” Diye dua ettiğine şahit olur. Öyle ki bu adam bu duadan başka dua etmez.

  • Allah’ın Emaneti

    Allah’ın Emaneti

    Allah’ın Emaneti Hz.Ümm-i Süleym, gayet temiz ahlak sahibi bir hatun idi. Çocuğu vefat ettiği zaman, sabır ve metanetle bizzat kendisi yıkadı ve kendisi kefenledi ve bir tarafa bırakıp, komşularına dönerek:

  • Allah’ı bilmeye yüz delil

    Allah’ı bilmeye yüz delil

    Allah’ı bilmeye yüz delil Fahreddîn-i Râzî Herat ve civarında bozuk inançları yaymakla meşgul olanlarla mücâdele ediyor, Müslümanlar’ı bunların tehlikelerine karşı korumaya çalışıyordu. Üç yüz kadar atlı talebe ve âlim ile Herat’a geldiğinde; hem devlet, hem din büyükleri akın akın ziyaretine gelmiş, alâka göstermişlerdi. Ama birileri vardı ki; ne geliyor, ne de gelme arzusu ızhâr ediyordu. […]