BAKTIĞIM YERDEN


Hikâyeler genelde iki karakter üzerine yoğunlaşır. Bende bu genellerden biri olmak isterdim ama çok erken yaşta rüyaların gerçek olmadığını anladım. Kim derdi bir insan hayatında yalnız bir kere sever. Ne doğru demiş meğer de biz anlamamışız. Canım benim Ozan’ım ne çok sevmişim seni ne çok değer vermişim oysaki o kadar terstik ki birbirimize sen bana erken ben sana geç kalmışken ne çok önemsemişim seni sen beni sevmeden.

Bana bugün anlattın ya geçmişinden bir parça şimdi anlıyorum neden sana bu kadar bağlandığımı, her şeye rağmen yanında dimdik durabildiğimi. Neydi kızın ismi doğru söylememiştin ismini unutmuştun güya nasıl başlamıştı, ha hatırladım sen ve ağabeyin İzmir’e gitmiştiniz iş için bir ay kadar orda kalman gerekiyordu, ilk gittiğin güngörmüştün onu şirket sahibinin kızıydı senden çok hoşlanmıştı değil mi? Olaylar sen gelmeden beş gün önce başlamıştı İstanbul’a karar kılınmıştı artık sevgiliydiniz.

Fakat mesafe size engel oluyordu görmemek hissetmemek sizin için zor zanaattı sevgi böyle bir şey değil mi? Adı bilinmez kız dayanamadı hasretine çağırdı İzmir’e sende deli dolu genç ya atladığın gibi İzmir’de. Aynı evi iki buçuk sene paylaşmak daha 16 yaşındayken boyundan büyük işlerle uğraşmak ah Ozan’ım ne kadar güzel bir başlangıcı ne kadar büyük bir hayal kırıklığına uğrattın. Ozan kızın evinde yaşamaya başlar kız ailesinden ayrı kendi dünyasında yaşayan 18 yaşında biri, ismi önemli değil. Aradan zaman geçer bir yıl İzmir’de yaşarlar anlaşmışlardır severler birbirlerini fakat artık yer değiştirme vakti. İstanbul güzel yerdir taşınırlar Ozan herhangi bir işte çalışmamaktadır kız ise babasının ortak olduğu şirketi yönetmektedir. Ozan’a başta zor gelmese de sonraları bunun utancını yaşar kız için sorun yoktur.

Babasını arar Ozan’a iş verdirir ama Ozan istemez. Ozan baskı altında hisseder her zaman hep susmak zorundadır sanki çünkü ne zaman tartışma olsa konu Ozan’ın çalışmamasına bağlanır. Kızın ailesi asil ve kültürlü insanlardır Ozana çok değer verirler aileden biri olarak görürler fakat Ozan’ın bir yanı daima boşluktadır kız için her şeyi göze almıştır futbolu ailesini arkadaşlarını geride bırakmıştır. Üzerinde tarifsiz bir yük olur bilir misin hiçbir şey yapamamak ne kadar acı verir. Ozan’da o yükün altında kaybolma derecesine gelmiş olsa ki hayatında geride bıraktıklarını düşünmeden çıktığı bu yolda büyük bir hatanın pençesine düşmüştür. Sevdiğiniz biri size aldatıldığınızı söylese bu sevdiğinizin kim olmasını isterdiniz. Sevgilinizin mi? Ailenizin mi? Arkadaşınızın mı? Peki ya kimle aldattığını söylese daha az acıtır içinizi. Ozan o gün evde yalnızdır adı lazım değil işe gitmiştir ve onun arkadaşı ziyarete gelmiştir. Ozan kendi yüklerinden kurtulmanın yollarını içkide ararken kapı çalar. Gelen malum kişinin en yakın arkadaşıdır. İsimsizi sorar, evde olmadığını öğrenince biraz oturmak ve Ozanla dertleşmek için içeri geçer. Kız Ozandan hoşlanmaktadır Ozanda bir omuz aramaktadır. Yaşananlar her iki tarafında suçudur. Kız Ozanla geçenleri malum şâhısa anlatır kızın elleriyle özenle en ince ayrıntısına kadar düşünüp kurduğu dünya bir anda darmaduman oluvermiş onu oracıkta ölüme terk etmiştir. Ne mi olur kavgasız gürültüsüz bir bitiş. İçlerinde boşlukla geçen iki seneden başka tutunacakları dalı olmayan fakat o dalda hayat bulamayıp sonbahar yaprakları misali dökülen iki sevgili. Son konuşama her iki taraf için yakımdan ibarettir. Alev gibi yanan fakat buz gibi bakan.

Rüya bitti uyanmak ne kadar güç o güzellikler o hayat var olmamış gibi yaşamak hiç sevmemiş gibi davranmak unutmaya çakışmak ne kadar acınası. Her mutlu başlangıç mutlu sonla bitmez sözüne ne kadar uyarlamalı. Bitti. Peki, bu hikâyedeki rolüm ne? Neden anlatıyorum benim olmayan bir şeyi? Ozan benim sevgilim hayatıma giren ilk erkek. Elini tuttuğum, sarıldığım, öptüğüm. De niye anlattım bu hikâyeyi. Bende bunları bugün öğrendim derler ya elim ayağım boşaldı diye aynen öyle duraksadım bu yaşananlar Ozanın o kıza yaptıkları, aynısını ben Ozana yaptım onu çok sevmeme değer vermeme onun için en değerli varlıklarımdan vazgeçmeme rağmen onu aldattım. Ağlayarak her saniyesinde onu düşünerek içimde nerden geldiğini bilmediğim bir öfkeyle yaptım. İnsan sevince aldatmazmış en büyük yalan… Bundan sekiz ay kadar önce doktora gittim bana lenf kanseri olduğumu söyledi kolay tedavi edilen bir kanser türüymüş. Atlattım. Fakat bir ay önce doktora gittiğimde akciğer kanseri olduğumu öğrendim. Kısa zaman içerisinde inanılmaz ağrılarla hayatıma veda edeceğim. Ne kadar önemli bilmiyorum. Ne kadar değerli hayatım var kestiremiyorum. Bildiğim tek bir şey var gün gelirde biri okur bu hikâyeyi Ozanın yaptığı hataları yapmaz. Ozan bir gün aramadı malum kişiyi utancından, malum kişi affedebilirdi belki ama edemedi Ozanın ona dönmediğinden.

Umarım bir şeyler hayatınızdan tamamen çıkmadan onu tutabilirsiniz yetişebilirsiniz. Umarım bu yazılanları malum kişi okurda dön der Ozana biliyorum hala birbirlerini sevdiklerini yaşanılanlar bu kadar ağırken unutmak bu kadar basit olamaz. Hayat çok kısa belki bir ay belki dört yıl kaldı veda etmene. O gün geldiğinde yaşadığın tek şey aklında kalacak sevdiğinle geçirdiğin güzel bir gün. On dokuz yaşındaysanız ve ölüme bu kadar yakınsanız benim düşündüklerimden öte düşünemezsiniz. İş mi ki sultan Süleyman’a da sormamışlar mı ölüm döşeğinde ‘Ey sultanım onca yıl yaşadın böyle büyük bir ülke yönettin savaşlar ettin zaferler kazandın şimdi aklında kalan şey nedir?’ cevabı çok net ve açık söyler ‘ sevdiğimle söğüdün altında yatmıştık bir onu hatırlarım gerisi yalan’